DEHB

DEHB Nedir?

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) toplumda yüksek oranda görülen bir hastalıktır. Prof. Dr. Eyüp Sabri Ercan bu oranın %5-7 gibi olduğunu belirtimiştir(1).

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu’nu tek bir tanımla açıklamak doğru ve yeterli olmaz. Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu birbirinden farklı üç ana bozukluğu içermektedir ve herbirinin farklı tanımları vardır.

Dikkat Eksikliği Bozukluğu: Kısaca, kişinin organize olmada güçlük çekmesi, dikkatinin kolay dağılması, konsantre olmada güçlük çekmesi olarak tanımlanabilir. Burada önemli olan, bu becerileri yaşından, sosyal ve kültürel özelliklerinden beklenen ölçüde yapamamasıdır.

Hiperaktivite – Dürtüsellik: Hareketli, aceleci, çok konuşkan olma durumudur. Dikkat eksikliğinde olduğu gibi burada da kişinin yaşı, sosyal ve kültürel çevresi göz önünde bulundurularak karar verilir.

Bileşik Tip (Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu): Her iki rahatsızlığın da belirtilerinin görüldüğü tiptir.

Ercan, E. S., Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu, İstanbul: Doğan Kitap, 2008.

DEHB’nin alt tipleri ve bu alt tiplerin belirtileri nelerdir? 

Dikkat Eksikliği Bozukluğu: Hareketlilik ve dürtüselliğin daha az görüldüğü tiptir. Ağırlıklı olarak dikkate yönelik sorunlar yaşarlar.

Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından oluşturulan tanı kriterleri şöyledir;

Aşağıdaki dikkatsizlik belirtilerinden altısının (ya da daha fazlasının) en az 6 ay süreyle, uyumsuzluk doğurucu ve gelişim düzeyine göre aykırı bir derecede sürmesi:

  • Çoğu zaman dikkatini ayrıntılara veremez, okul veya iş yerinde, ya da diğer etkinliklerde dikkatsizce hatalar yapar.

  • Çoğu zaman üzerine aldığı görevlerde ya da oynadığı etkinliklerde dikkati dağılır.

  • Doğrudan kendisine konuşulduğunda çoğu zaman dinlemiyormuş gibi görünür.

  • Çoğu zaman yönergeleri izlemez ve okul ödevlerini, ufak tefek işleri ya da iş yerindeki görevlerini tamamlayamaz (karşıt olma bozukluğuna ya da yönergeleri anlayamamaya bağlı değildir).

  • Çoğu zaman üzerine aldığı görevleri ve etkinlikleri düzenlemekte zorluk çeker.

  • Çoğu zaman sürekli mental çabayı gerektiren görevlerden kaçınır, bunları sevmez ya da bunlarda yer almaya karşı isteksizdir.

  • Çoğu zaman üzerine aldığı görevler ya da etkinlikler için gerekli olan şeyleri kaybeder (örneğin; oyuncaklar, okul ödevleri, kalemler, kitaplar ya da gereçler)

  • Çoğu zaman dikkati dış uyaranlarla kolaylıkla dağılır.

  • Günlük etkinliklerinde çoğu zaman unutkandır.

Ailelerin gözünden Dikkat Eksikliği Bozukluğu:

  • “sanki burada değil.”

  • “Defterini veya kitabını sürekli unutuyor. Okulda ne ödev verildiğini hatırlamıyor, not da almıyor.”

  • “Beni hiç dinlemiyor.”

  • “Canı istediğinde dikkatini çok güzel topluyor. Bir saat uzunluğundaki filmi yerinden kıpırdamadan izliyor, 15 dakikalık ödevi tamalayamıyor.”

  • “Dikkatini toplasa bir saatte bitecek ödev için bütün akşam uğraşıyoruz. En sonunda kavga ediyoruz.”

  • “Ders çalış demekten yorulduk.”

Hiperaktivite Ve Dürtüsellik: Dikkate yönelik sorunların daha az olduğu, ağrılıkı olarak harekete, düşünmeden konuşma veya bir işi yapmaya yönelik olan tiptir.

Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından oluşturulan tanı kriterleri şöyledir;

Aşağıdaki hiperaktivite-dürtüsellik belirtilerinden altısının (ya da daha fazlasının) en az 6 ay süreyle, uyumsuzluk doğurucu ve gelişim düzeyine göre aykırı bir derecede sürmesi:

Hiperaktivite:

  • Çoğu zaman elleri, ayakları kıpır kıpırdır ya da oturduğu yerde kıpırdanıp durur.

  • Çoğu zaman sınıfta ya da oturması beklenen diğer durumlarda oturduğu yerden kalkar.

  • Çoğu zaman uygunsuz olan durumlarda koşuşturup durur ya da tırmanır (ergenlerde ya da erişkinlerde öznel huzursuzluk duyguları ile sınırlı olabilir).

  • Çoğu zaman, sakin bir biçimde, boş zamanları geçirme etkinliklere katılma ya da oyun oynama zorluğu vardır.

  • Çoğu zaman hareket halindedir ya da bir motor tarafından sürülüyormuş gibi davranır.

  • Çoğu zaman çok konuşur.

Dürtüsellik:

  • Çoğu zaman sorulan soru tamamlanmadan önce cevabını yapıştırır.

  • Çoğu zaman sırasını bekleme güçlüğü vardır.

  • Çoğu zaman başkalarının sözünü keser ya da yaptıklarının arasına girer (örneğin; başkalarının konuşmalarına ya da oyunlarına burnunu sokar).

  • Ailelerin gözünden Hiperaktivite Bozukluğu:

  • “Hiç durmuyor, kıpır kıpır.”

  • “Eli dursa ayağı durmuyor.”

  • “Çok sakar.”

  • “Hep kendi dediği olsun istiyor.”

  • “Evde zapt edemiyorum, düz duvara tırmanıyor.”

  • “Dur, yapma diyorum anlamıyor.”

Bileşik Tip: Hem dikkat eksikliği hem de hiperaktivite özellikleri gösterir.

Amerikan Psikiyatri Birliği DSM-IV tanı kriterlerine göre son 6 ay boyunca Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite tanı kriterlerinin karşılanması istenir.

DEHB ne değildir? 

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu, dalgın dalgın bakmak veya sürekli hareket halinde olmak değildir. Başka pek çok hastalığın da DEHB benzeri belirtileri olacağı unutulmamalıdır.
Bu nedenle her hareketli kişiyi “hiperaktif”, her dalgın kişiyi de “dikkat eksikliği var” şeklinde etiketlemek hem bu rahatsızlığı hem de bu kişilerin yaşadığı sorunları hafife almak olur.

DEHB’nin nedenleri nelerdir?

DEHB’nin nedenleri tam olarak bulunabilmiş değildir. Şüphelenilen pek çok neden vardır ve bunlar üzerindeki araştırmalar devam etmektedir.

Genetik Faktörler

Anne babamızdan edindiğimiz genler bizlerin yapı taşlarıdır ve kim olduğumuzu belirlerler. Bu nedenle, DEHB’nin de genetik yollarla geçtiği, kalıtımsal olabildiği düşünülmektedir. İkizlerle yürütülen uluslar arası araştırmalar ve evlat edilen DEHB’li çocuklarla yürütülen araştırmalar DEHB’nin kalıtımsal olabileceğini göstermiştir.

Çevresel Faktörler

Hamilelik döneminde sigara ve alkol kullanımı ile DEHB arasında bağlantı olduğunu belirten araştırmalar mevcuttur. Ayrıca kurşuna maruz kalma ile hiperaktivite arasında bir bağ bulunmuştur. Özellikle üç yaşına kadar geçen sürede kurşun içeren malzemelerin olduğu ortamlarda yer almanın hiperaktif özellikler doğurduğu düşünülmektedir.

Beyin Hasarı

Beyine alınan darbeler sonucunda da DEHB belirtileri görülebilir.

DEHB neyin sonucu değildir?

Ebeveyn Tutumları

DEHB kötü yetiştirme tarzı veya yetersiz anne-babalıktan kaynaklanan bir rahatsızlık değildir. Anne-babalar kendilerini suçlamamalıdır. Elbette ki anne baba tutumlarının çocuk üzerinde etkisi vardır ama DEHB bu tutumlar sonucu oluşan rahatsızlıklardan biri değildir.

Beslenme

Bazı uzmanlar katkı maddeleri ve şekerin Dikkat Eksikliği Bozukluğu’na neden olabildiğini savunmaktadırlar fakat bu konuda son zamanlarda yapılmış olan bilimsel araştırmalar DEHB ve beslenme arasında belirgin bir bağ ortaya koymamaktadır.

Hormonlar

Hormonel işlevler ile DEHB arasında belirgin bir bağ bulunamamıştır.

DEHB’de Hangi yaşlarda ne tür sıkıntılar ile karşılaşılır?

Dikkat Eksikliği Bozukluğu


Okul Öncesi Dönem

Dikkat Eksikliği Bozukluğu yaşayan bir çocuk, okul hayatına kadar çok fazla sıkıntı yaşamaz. Kendisinden beklenen dikkat süresi zaten kısa olduğu için, etkinliği çabuk bırakmasının sıkılmasından veya yorulmasından kaynaklandığı düşünülebilir. Ana sınıfında dikkat edilirse, bazı belirtiler kendini göstermeye başlayabilir.


Okul Çağı

Derslerine odaklanmakta zorlanır. Dikkat Eksikliği Bozukluğu belirtileri kendini göstermeye başlar. Çocuklar hoşlarına giden etkinliklerde dikkatlerini uzun süre sürdürebilirler veya dağılsa bile hemen toplarlar. Sevdiği programı kesintisiz izlemesi veya dikkati dağılsa bile hemen toplayabilmesi, sıkıntısı çekmediğinin belirtisi değildir. Bilgisayar veya televizyona verilen dikkat yüzeysel dikkat olarak nitelendirilir ve Dikkat Eksikliği Bozukluğu yaşayan kişiler bu tip uyaranlara dikkatlerini toplamakta zorlanmazlar. Esas zorlandıkları alan, sahip oldukları görev ve sorumluluklara dikkatlerini yöneltmektir. Dikkat Eksikliği Bozukluğu yaşayan kişi, okul hayatıyla birlikte “dağınık, dikkatini vermiyor, istese başarılı olur ama bir türlü çalışmıyor” gibi geribildirimler almaya başlar. Eğer ortalamanın üzerinde bir zekaya sahipse ve derslerini ortalama düzeyde devam ettirebiliyorsa, dikkat eksikliği fark edilmeyebilir.


İş Hayatı

Dikkat Eksikliği Bozukluğu, tedavi sürecine girişilmemişse, iş hayatında da etkilerini gösterir. Çalışan, tembel, dikkatsiz veya umursamaz olmakla suçlanabilir. Yöneticisinin geribildirimlerine rağmen, çalışanın kendi çabasına rağmen, Dikkat Eksikliği Bozukluğu etkilerini gösterir. Eğer ki çalışan kişi, bu rahatsızlığın farkına varıp bununla baş edebilmek için kendine göre yöntemler (planlı olma, organizasyon becerileri vb.) geliştirmemiş veya bu konuda yardım almamışsa performansı düşük olarak değerlendirilebilir.


Hiperaktivite-Dürtüsellik


Okul Öncesi Dönem

Hiperaktivite Bozukluğu genellikle kendisini gebelikte hissettirmeye başlar. Çok hareketli, tekmeleyen bir bebek olabilir. Okul öncesi dönemde aşırı hareketlilik, çok ağlama, sürekli karıştırma ve aktif halde olma görülür. Sıklıkla kendine ve çevresine zarar verebilecek tehlikeli davranışlarda bulunur. Anne-babasının “dur, yapma” uyarılarına pek kulak asmaz. Böyle durumlarda anne-babalar “bittik” ifadesini sıklıkla kullanırlar. Anaokulunda arkadaşlarıyla geçimsiz olabilir. Anne-babalar “biz nerede yanlış yaptık?” diyerek kendilerini sorgulamaya başlayabilirler.

Okul Çağı

Genellikle öğretmen şikâyetleri ana sınıfından başlar. Etkinliği sürdürmede, arkadaş ilişkilerinde sıkıntı yaşar. Derslerde yerinde oturamama, sürekli bir şeylerini kaybetme, dağınıklık sıklıkla görülür. Öğretmenden, arkadaşlarından hatta okuldan şikayetler gelmeye başlar. Ev hayatında da sıkıntılar devam eder. Yaşı ilerledikçe dürtüselliğini kontrol etmeyi öğrenir. En azından daha erken yaşlara oranla daha kontrollüdür. Ders notları yüksek olmayabilir. Zekiyse ders başarısını idare edebilir.

İş Hayatı

Hareketliliğini kontrol etmeyi öğrenmiştir ama durağan işler ona göre değildir. Uzun süre sabit oturarak çalışmak çok ona göre değildir. İş arkadaşları tarafından “hareketli” olarak nitelendirilebilir.

Bileşik Tip

Dikkat Eksikliği Bozukluğu ve Hiperaktivite Bozukluğu’nun özellikleri ortak olarak görülür.

DEHB tedavi edilebilir mi?

DEHB hayat boyu devam eden bir rahatsızlıktır. Çocuk büyüdükçe ve yetişkin oldukça bu rahatsızlığın belirtileriyle baş etmeyi, az veya çok, öğrenir. Kendini tanır. Bu sayede topluma daha rahat uyum sağlayabilir ama bu, rahatsızlığın ortadan kalktığını göstermez.
DEHB için kullanılan tedavi yöntemlerinin tümü rahatsızlığı ortadan kaldırmayı değil, belirtileri azaltmayı amaçlamaktadır. DEHB için günümüzde kullanılan en önemli ve etkili olduğu düşünülen tedavi yöntemi ise karma yöntemdir.

DEHB tedavisinde kullanılan yöntem ve teknikler nelerdir?

İlaç Kullanımı

DEHB tedavisinde en sık kullanılan yöntemlerden biri ilaç tedavisidir. Çoğu çocuk için ilaç kullanımı hiperaktivite ve dürtüselliği dengelerken dikkat oranlarında da artışa neden olur. Öte yandan, iştah azalması veya uyku problemleri gibi yan etkiler, ailelerin ilaçlara temkinli yaklaşmasına neden olmaktadır. İlaçlar DEHB’yi tedavi etmez, belirtilerini kontrol altına alır.

Psikoterapi

DEHB’li çocukların birçoğunda olumsuz davranışlar, uyum sorunları görülmektedir. Psikoterapatik yaklaşımlar, bu çocukların sosyal ilişkilerini desteklemeyi, olumsuz davranışlarını olumlu davranışlar ile değiştirmeyi amaçlamaktadır.

Özel Eğitim

DEHB yaşayan çocukların özel eğitime ihtiyaçları vardır. Dikkat sürelerini uzatmak için veya dürtüselliklerini kontrol almak için uzmanlar tarafından yapılandırılmış bir eğitim süresinden geçmeleri gerekir.

Karma Teknikler

DEHB tedavisinde karma teknikten bahsedilen ilaç tedavisi, eğitim ve psikoterapilerin bir arada kullanılmasıdır. Günümüzde en geçerli DEHB tedavisinin karma teknik olduğu düşünülmektedir. Bunun nedeni, çocuğun tek bir alanda değil, ihtiyaç duyduğu her alanda destekleniyor olmasıdır.

DEHB ile birlikte görülen rahatsızlıklar

Dil ve öğrenme bozuklukları

  • Alıcı dil bozukluğu

  • Disleksi

  • Disgrafi

  • Diskalkuli

  • dispraksi

Çevresel Faktörler

Aile içi ilişkiler

DEHB’li bireyler aile içi ilişkilerde güçlük yaşayabilirler. DEHB’li bir çocuk anne-baba veya çocuğa bakmakla yükümlü kişiler için oldukça zordur. Bu kişiler yaşadıkları mevcut durumdan kendilerini sorumlu tutabilirler. Çocuğa karşı nasıl bir tavır takınılacağı da aile içinde başlı başına kavga nedeni olabilir. Özellikle okul hayatı da devreye girdiğinde kendi aile, hem kendi içinde çatışan hem de okula karşı çocuğunu savunmaya çalışan bir konuma düşebilir.

DEHB’li yetişkin duygu ve davranışlarında çocuğa kıyasla daha kontrollüdür fakat yine de, DEHB özellikleri ortaya koyar. Bu durum, eşi, çocuğu veya ailesi için sıkıntı yaratabilir. Dikkat etmesi gereken konularda dikkatsizlikle, ailesinin dinlenmek istediği zamanlarda sürekli gezmek istemesiyle suçlanabilir.

Okul hayatı

DEHB’li birey okul hayatında zorluk çeker. Dikkat Eksikliği Bozukluğu yaşayanlar fark edilmeden okul hayatlarını bitirebilirler. Hiperaktivitesi baskın olanların fark edilmeme şansları azdır. Bu durumda, sık sık öğretmen ve akran uyarısı, okula bağlı olarak evde devam eden uyarılar okuldan soğumalarına neden olabilir.

Dikkat Eksikliği Bozukluğu yaşayan birey normalin üzerinde bir zekaya sahipse, Dikkat Eksikliği Bozukluğu’nu gizleyebilir. Dikkatini verememiş olsa da derslerden aklında kalanlar veya evde çalışabildiği ile orta derecede başarı yakalayabilir ve böylece göze batmaz. Hiperaktivitesi baskın olan bireyler, ders sırasında bol hareket etmelerine rağmen, akılda tuttukları ile ortalama bir akademik başarı elde edebilirler. Uzman yardımı almadıkları takdirde okulda şikayetlerle yüzleşmeleri, “zeki ama dinlemiyor, çalışmıyor” gibi yorumlarla karşılaşmaları muhtemeldir.

Sosyal hayat

DEHB ‘nin sosyal hayata yansıması daha çok bireyin akran ilişkilerinde yaşadığı güçlükler ve özgüven sorunlarına bağlıdır. Özellikle hiperaktivitesi baskın olan kişilerde kendi dediğin olmasını isteme, çocukluk yıllarında bağırma, vurma, inatçılık gibi özellikler akran ilişkilerini olumsuz yönde etkiler. Okul hayatında yaşadığı başarısızlık, kendisine özgüven eksikliği olarak geri dönebilir. Bu nedenlerden ötürü DEHB yaşayn kişilerin bu alanlarını da kuvvetlendirecek uzman desteği almaları önerilir.

DEHB ile yaşamak

Ailelere öneriler

Bu bölümdeki bilgiler Prof. Dr. Mücahit Öztürk tarafından hazırlanmış olan DEHB (Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu) adlı kitapçıktan alınmıştır.

 

  • Çocuğunuzda DEHB olduğunu kabul ediniz
    Çocuğunuzun diğer çocuklara oranla bazı zorlukları olduğunu bilmelisiniz. Gerçeği gizlemeye çalışmak ve sorunları konuşmaktan kaçmak, çocuğunuzda sadece ‘ondan rahatsız olduğunuz' ve ‘memnun olmadığınız' fikrini doğurur. Sorunun en erken dönemde bilinmesi ve kabul edilmesi onunla etkili ve faydalı mücadele edilmesini sağlayacaktır.

  • Evde bazı alışkanlıklar ile kural ve takvime bağlanan işler oluşturunuz
    Çocuğun yaş ve gelişim düzeyine göre bazı günlük aktivite ve işlerin alışkanlık haline gelmesini sağlayınız. Bu işlerin kurallarını ve yapılacağı saatleri belirleyiniz. Kural ve zamandan taviz vermemeye çalışınız. Evde uyulması gereken bu kurallara sizin gibi çocuğa bakan bakıcının ve diğer aile bireylerinin de uyması gerekir. Bu yaklaşım yaşamın bütün alanlarında kuralların hâkim olduğu hoşgörüsüz ve tavizsiz bir ortam oluşturmak ve her faaliyeti takvime bağlamak olarak anlaşılmamalıdır. Böyle bir ortam yaşamı çekilmez hale sokar ve zaten kurallara uyma ve alışkanlık kazanma konusunda zorluk yaşayan çocuğu tamamen karşı gelmeye ve uyumsuzluğa itebilir. Ev içindeki kurallarınız zaman içinde çocuğun yaşı büyüdükçe ve ihtiyaçları değiştikçe değiştirilmelidir.

    İlkokul dönemi ve sonrasında evde oluşturmaya çalıştığınız kural ve alışkanlıklar konusunda çocuğunuz ile konuşun ve tartışınız. Karar alma aşamasında onun da katkılarını isteyiniz. Birlikte aldığınız bir karara çocuğunuzun uyması daha kolay olacaktır. DEHB'li bir çocuğa koyacağınız kurallar temel ve olmazsa olmaz nitelikte olmalıdır. Bu nedenle fazla sayıda ve detaylara inen kurallar koymayınız. Diğer taraftan DEHB'li çocukların bir kısmı polemik yapmayı çok sever ve sizi sürekli bu polemiğin içine sokmaya çalışırlar. Böylece sizi asıl konudan uzaklaştırıp kendi mesajlarını vermek ve amaçlarına ulaşmak isterler. Buna asla izin vermeyiniz. Doğru bildiğiniz konularda az ve öz konuşunuz. Tartışmaya girmeyiniz.

  • Çocuğunuza yaşam boyu onu seveceğiniz ve ona bağlı olduğunuz düşüncesini veriniz
    Anne baba olmanın en hassas ve can alıcı noktalarından biri de çocuğa onu daima seveceğinizi ve bağlı olduğunuzu hissettirmenizdir. Çocuğunuz hoşlanmadığınız bir şeyler yapsa da onu kayıtsız şartsız sevdiğinizi düşünmelidir. Çocuğa sadece uyumlu davrandığında sevgisini belli eden ve onu ödüllendiren anne babalar mutlak sevgi anlayışından uzaktırlar. Sevgilerini şarta bağlamaları ve çocuğa bu mesajı vermeleri ilişkiyi zedeler ve telafisi mümkün olmayan yaralar açar.

  • Çocuğunuza zaman ayırın ve onunla birlikte olmaya çalışınız
    Çocuğa vereceğiniz en değerli ve önemli hediye onunla birlikte olduğunuz ve istediği eylemleri beraberce yaptığınız zaman dilimleridir. Çocuğunuzla her gün bir müddet tüm işinizi bırakıp, tamamen onu hedef alarak ilgilenmelisiniz. Her çocuk için aranan ve istenen bu tablo özellikle DEHB'si olan çocuklar için daha çok önem kazanır. Özgüvenleri az, çevresi tarafından sevilmediği ve istenmediği duygusu yaşayan çocuklar daha fazlaca ilgi beklerler. Önemli olan çocukla geçireceğiniz sürenin uzunluğu değil, ilişkinin kalitesidir. İlişki kısa süreli olsa dahi vakit dolu dolu geçiyor ve çocuk bundan zevk ve haz alıyorsa hedefe ulaşılmış demektir. Yoksa akşama kadar anne-baba ile beraber olan ancak kendisine bir dakika dahi olsa özel vakit ayrılmayan çocuklar bu ilişkiden gerekli ve yeterli doyumu alamazlar.

    Çocukla geçireceğiniz bu zaman dilimi içinde onun seçtiği faaliyetleri tercih ediniz. Çocukların anne babaları ile oynamayı ne kadar sevdiklerini bilirsiniz. Birlikte oyun oynarken onun seçtiği oyuncak ve aletleri kullanmanız ve sabırla bu oyunu devam ettirmeniz gerekir. Onun oyun dünyasına dışarıdan girip bozgunculuk çıkaran kişi olmayınız. Çocuğunuzla birlikte geçireceğiniz zamanlarda yapabileceğiniz ortak faaliyetler şöyle sıralanabilir.

    • Sizin aktif katılımınızla birlikte oyun oynama,
    • Birlikte dışarıya çıkmak, tiyatro, sinema, oyun bahçesi vb. yerlere gitmek,
    • Hikâye ve masal kitabı okumak,
    • Sohbet etmek, konuşarak paylaşmak,

    Çocuğunuzla ilgilendiğiniz bu kısacık süre içinde başka şeylerle ilgilenmeyiniz. Örneğin, televizyon seyreder ya da gazete okurken çocuğunuzla oynayamazsınız. Bunu yapmaya çalışmanız hem sizi hem de çocuğunuzu rahatsız eder. Çocuk yalnız onunla ilgilendiğinizi ve yalnız ona zaman ayırdığınızı düşünmelidir.

  • Diğer zamanlar da önemlidir
    Çocuğunuz ile aktif olarak ilgilendiğiniz sürenin yanında diğer zamanlarda nasıl tavır takındığınız da önemlidir. Çocuklar anne babalarından kendilerine vakit ayrılmasını talep ettiklerinde genellikle “şu an değil, çok meşgulüm, belki daha sonra “ gibi cevaplar alırlar. Bu “daha sonra” ise bir türlü gelmez. Siz gerçekten o an meşgul olabilir ya da tüm gün yorgunluktan sonra gazetenizi okumak üzere henüz oturmuş olabilirsiniz. Ancak çocuk için sizin yaptığınız iş önemli değildir. O, sizin verdiğiniz cevaptan “anne babam benim isteklerim gelince çok meşgul olduğunu söylüyor, acaba benden daha önemli olan bu şey nedir” sorusunu çıkarır. Bu nedenle sadece çocukla yoğun ilgilendiğimiz dönemler değil, diğer zamanlar da önem kazanır. Çocuğun isteklerine cevap vermek demek, onun her isteğini yerine getirmek anlamına gelmez. İsteği dinlemeniz ve makul nedenlerini anlatarak geri çevirmeniz, baştan savma ve dinlemeden reddetmeye göre oldukça yararlı ve ilişkiyi zedelemeyen bir tutumdur.

  • Çocuğunuzla konuşurken ve onu dinlerken göz göze gelmeye çalışınız
    Gerekirse göz göze gelebilmek için onunla konuşurken çömeliniz. Özellikle dikkat sorunu olan çocuklar konuşurken göz göze gelmekten kaçabilirler. Çocuğunuz konuşurken size doğru dönmesini ve gözünüze bakmasını hatırlatabilirsiniz. Ancak ısrarcı olmayınız. Siz onunla, göz göze bakarak konuşursanız bir müddet sonra o da size bakarak konuşacaktır. Böyle konuşmanız verdiğiniz mesajın daha iyi algılanmasını sağlar.

  • Çocuğunuza yumuşak bir şekilde ve saygılı davranınız
    Bağırıp çağırma, alay etme, devamlı söylenip başının etini yeme ve iğnelemeler çocuğun kendini değersiz hissetmesini sağlayarak davranış sorunlarını arttırmaktan başka işe yaramaz. Kendisi ile alay edilen, sürekli nasihatte bulunulan ve tartışılan her çocukta bazı sorunların oluşması beklenir. Eğer çocuğunuz tartışmayı uzatıyor ve tartışmakta ısrar ediyorsa, oradan uzaklaşmanız en yararlı davranış olabilir, ancak bu tutumunuzla çocuğun söylediklerini kabullendiğiniz mesajını vermemeye dikkat ediniz. Siz çocukla tartışmaya ve sürtüşmeye girmeyiniz. Eğer haklı olduğunuzu düşünüyorsanız onun sözlerini kabul etmediğinizi ifade ediniz. Kazanılması gereken bir savaş içinde değilsiniz. Sürtüşmeyi azaltacak geri adımı atabilmeyi ve havanın yumuşamasını sağlamayı becermelisiniz.

  • 8. Sabırlı olunuz
    DEHB'li bir çocuğunuz var ise çocuğunuzun kendini kontrol edebilme yetisinin az olduğunu kabul etmelisiniz. Çocuğunuzun kasten ve sadece sizi sinirlendirmek için bazı davranışlar sergilemediğine inanınız. Sabırlı davranmanın çocuğunuza vereceğiniz en güzel hediye olduğunu biliniz. Aslında anne babanın sabırlı davranmak dışında başka bir şansı da yoktur.

  • 9. Çocuğunuza onu sevdiğinizi gösteriniz
    Başını sıvazlamanız, omzuna elinizi atmanız, ellerini tutmanız, kucaklamanız ya da bir öpücük kondurmanız, çocuğa onu sevdiğiniz mesajını vermenizi sağlayan önemli tavırlardır. Gün içinde çocuğunuza en az bir iki defa onu sevdiğinizi söyleyiniz. Bazı anne babalar çeşitli bahaneler ileri sürerek çocuklarına karşı sevgilerini göstermekten kaçınırlar. Sevgi ihtiyacı yeterince doyurulmamış her çocuk kendini boşlukta hisseder, özgüveni gelişmez. Çocuğa onu sevdiğinizi göstermenin tek yolu onu öpmeniz ve kucağınıza almanız değildir. Güzel bir söz, yerine göre hafif bir gülümseme yeterli olabilir. Sevginin açığa vuruluş biçimi aşırılıktan ve abartıdan uzak olmalıdır. Anne babanın çocuğuna vereceği sevginin koşulsuz olması gerekir. Sevgiyi şarta bağlamak yani şunu yaparsan seni seveceğim ya da sevmeyeceğim gibi sözlerle sevgiye sınırlar koymak doğru değildir.

  • Çocuğunuzun olumlu bir davranışını ve başarısını gördüğünüzde onun hoşuna gidecek övücü sözler söyleyiniz
    DEHB'li çocuklar aileleri tarafından sürekli eleştirilir ve yargılanırlar. Oysa onların beğenilmeye ve övgüye daha fazla ihtiyaçları vardır. Oysa özgüvenleri az bu çocukların desteğe ihtiyacı vardır. Güzelliklerin desteklenmesi, ancak onların beğenildiğinin övgüyle ifade edilmesiyle mümkün olur.

  • Duygularınızı çocuğunuzla paylaşınız
    Çocuğunuzla konuşurken yaşadığı zorlukları anladığınızı ve zaman zaman benzer zorlukları sizin de yaşayabildiğinizi, örneğin, bazen dikkatinizi toplamakta güçlük çektiğinizi anlatmalısınız. Böylece onunla aynı duyguları bazen sizin de yaşadığınızı düşünmesini sağlayabilirsiniz.

  • Çocuğunuzun mükemmel olmasını beklemeyin ve ondan mükemmel olmasını istemeyiniz
    Çocuğunuzun, erişkinler dâhil herkesin hata yapabileceğini bilmesini sağlayınız. Ondan kusursuz olmasını beklemeyiniz. Yaptığı ufak hataları büyütmeyin. Bazı zamanlar hataları görmemezlikten gelmeyi başarınız.

  • Çocuğunuza güvenin ve ona güvendiğinizi belli ediniz
    Çocuğunuza inanıp güvenmelisiniz ki o da kendine inansın ve güvensin. Ona sürekli yanlışlar yapan biri gibi muamele etmeyiniz. Onun hata ve yanlış yapmasını bekleyen bir tutum içine girmeyiniz. Böyle yaklaşımlar çocuğunuzda var olan özgüven azlığını daha da pekiştirecek ve olumlu davranışların ortaya çıkışını engelleyecektir. Çocuğun her an suç işleyecek potansiyel bir suçlu gibi görülmesi, onu suça teşvik edici büyük faktörlerden biridir.

  • Çocuğunuzda var olan olumlu özellik ve kabiliyetlerin ortaya çıkışını teşvik ediniz
    Her çocuğun kendine özgü kabiliyet ve becerileri olduğunu unutmayınız. Dışarıdan baktığınızda çok ağır davranış sorunları olan çocukların dahi isterseniz güzel özelliklerini bulup ortaya çıkarabilirsiniz. Ancak anne ve babalar çocukla yaşadıkları sorunlar ve çocuğun olumsuz davranışlarının sürekli gündemde olması nedeniyle çocuktaki güzellikleri keşfedemeyebilirler. Davranışları nedeniyle sürekli eleştirilen, aşağılanan çocukların kendilerinde var olan güzel davranışları ortaya çıkarmalarını bekleyemezsiniz.

  • Çocuğunuza hoş olmayan isimlerle hitap etmeyiniz
    Kendisine sürekli aptal, tembel, yaramaz, inatçı, beceriksiz gibi isimler takılan çocuğun zamanla böyle birisi olduğunu kabullendiğini görürsünüz. Bu aşamadan sonra çocuktan davranışlarını değiştirmek için çaba sarf etmesini bekleyemezsiniz. Çocuğun onurunu zedeleyici bu tür isimlendirmelerin çocuğun duygu dünyasında derin yaralar açması kaçınılmazdır.

  • Çocuğunuzla savaşmayınız
    Anne-baba olarak sizlerin amacı, çocuğunuzdaki davranış sorunlarını en aza indirmeye çalışmak olmalıdır. Bunu yaparken kendinizi bir savaş alanında gibi hissetmemelisiniz. Çocuğunuzla mücadele halinde olmak ve ortada kazanılması gereken bir savaş varmış gibi davranmak çocuğa yaklaşımınızdaki en büyük hata olacaktır. Kendi doğrularınızda tavizsiz bir biçimde ısrarcı olmanız ve bunu adeta bir onur meselesi haline getirmeniz, sorunun çözümsüz hale gelmesine neden olur.

  • Çocuğunuzun mutlaka bir spor etkinliğine devam etmesini sağlayınız
    DEHB'si olan çocukların enerjilerini sağlıklı olarak boşaltabilmeleri ve kurallı bir ortamda disipline olmaları ancak spor ile sağlanabilir. Çoğu DEHB'li çocuk sporu sever ve spor yapmaktan zevk alır. Ancak kurallı işleri sevmediklerinden ve çabuk sıkıldıklarından bir süre sonra spor etkinliğine gitmek istemez ve yarıda bırakırlar. Buna izin verilmemelidir. Başladığı bir spora hiç olmazsa belli bir süre devam etmesi sağlanmalıdır.

  • Çocuğun ders çalışma ortamını dizayn etmesine yardımcı olunuz
    Masasında ve göz önünde dikkatini dağıtacak oyuncak, poster gibi şeyleri kaldırınız. Ev ortamının ders çalışma sırasında sessiz olmasına dikkat ediniz.

  • Evdeki sorumlulukları ile ilgili olarak (odasını toplama, giysilerini düzenleme, ellerini yıkama, dişlerini fırçalama gibi) onu sık sık uyarınız.
    Ancak uyarılarınız tehditkâr, aşağılayan, hakaret içeren ve nefret doğuran nitelikte olmamalıdır.

  • Görece basit konularda çocuğunuzla tartışmaya girmeyiniz
    Olumsuz davranışlarını en önemliden en önemsize doğru sıralayınız. Önemli olanlarına öncelik verin ve onları düzeltmek için çaba sarf ediniz. Olumlu davranışların ödüllendirilmesi amacına yönelik puan sistemi uygulayabilirsiniz. Böylece bazı davranışların alışkanlık haline gelmesine katkı sağlamış olursunuz.

  • DEHB'li çocuğunuza diğer çocuklara göre daha az “hayır” kelimesini kullanınız
    Ancak istekleri konusunda abartılı şekilde verici olmayınız. “Hayır” dediğinizde ise geri adım atmamaya çalışınız. Çocuğun anne babanın ona “hayır” dediğinde bunun değiştirmeyeceğini bilmesi gerekir.

  • Anne baba olarak çocuğunuza ortak mesajlar veriniz.
    Annenin hayır dediğine baba “evet” der ya da tam tersi olursa DEHB'li çocuk bu durumu kendi lehine kullanmak için her türlü davranışı sergileyebilir.

  • DEHB’li çocukların bilgisayar oyunlarına bağımlılık riskleri yüksektir
    Bunun için bilgisayar kullanımı mutlak sınırlandırılmalı ve kontrol altına alınmalıdır. Oyun içerikleri denetlenmeli, şiddet içeren oyunlara izin verilmemelidir.

    Tüm bunlara ek olarak, kendinize vakit ayırın. DEHB’li bir çocukla yaşamak ve ona destek olmak kolay bir iş değildir. İhtiyacı olduğu zaman ona destek olabilmek için sizin de kendinizi şarj etmeniz gerektiğini unutmayın. Kendinize mutlu olacağınız zamnlar yaratın ve bu zamanı “şu anda çocuğumla şu aktiviteyi yapıyor olabilirdim” diye suçluluk duyarak değil, “çocuğumla her anımı kaliteli geçirmek için benim kendimi dinç ve zinde tutmam gerek” diye düşünerek geçirin.

Öğretmenlere öneriler

Bu bölümdeki bilgiler Prof. Dr. Mücahit Öztürk tarafından hazırlanmış olan DEHB (Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu) adlı kitapçıktan alınmıştır.

  • DEHB'nin biyolojik bir bozukluk olduğunu aklınızdan çıkarmayınız. Ailenin yanlış tutumları DEHB belirtilerinin artmasına neden olabilir.  Ancak sadece yanlış aile tutumu DEHB ye neden olmaz. Ancak belirtilerin artmasını sağlayabilir.

  • Çocuk yanlış davrandığında öncelikle nedenini anlamaya çalışınız.  Bu davranışlar DEHB'ye bağlı olabilir. Ancak bunlar anne-baba, öğretmen, arkadaş tutumundan kaynaklanıyor da olabilir. Bazen ilaç yan etkileri bile bu davranışları tetikleyebilir. Sürekli “adı çıkan” bu çocukların çok sık başına gelen şey yargısız infaz edilmeleridir, onları bu kaderden kurtarınız. Potansiyel suçlu olarak görülmelerine izin vermeyiniz.

  • Hataları için sürekli ceza yöntemine başvurmayınız. Küçük bir yanlış için büyük bir ceza vermeyiniz. Cezayı, kızılacak davranış meydana geldikten hemen sonra veriniz. Zaman geçtikten sonra ceza verilirse çocuğun suç-ceza bağlantısını kurması güçleşecektir. Cezaların çocuğun fiziksel ve ruhsal bütünlüğüne zarar verici olmaması gerekir.

  • Tutarlı olmalısınız. Aynı davranışa daima aynı şekilde tepki veriniz. Bazı minik kusurları görmezden geliniz.

  • Çocuğun düşüncelerini ve duygularını ifade edebilmesi için fırsat tanıyınız. Gerekirse bunu çocuğa öğretiniz. Öfkelendiğinde duygularını dile getirmesine izin veriniz. Sabırla dinleyiniz.

  • Çocuk öfkelendiğinde siz öfkelenmeyiniz. Sakin olunuz. Öfkesi dindikten sonra onunla teke tek konuşunuz. Arkadaşlarının yanında eleştirmeyiniz. Ona yönelik güzel ifadeleri ve övücü sözleri ise özellikle arkadaşları yanında kullanınız.

  • Öfkesini kontrol edebildiği her durumda hemen olumlu geri bildirimde bulununuz. Onu sözel olarak ödüllendiriniz. Olumlu bir davranışı pekiştirirken daima o davranışı sözel olarak tanımlayınız. “Ahmet teneffüste arkadaşların ile gayet güzel oynadın bu beni çok mutlu etti” gibi net ifadeler kullanınız. Sürekli eleştiriye maruz kalan bu çocukların övgü dolu sözlere fazlaca ihtiyaçları vardır.

  • Bir sorunla karşılaştığında çözüm için kullandığı yöntemleri öğrencinizle tartışınız. Bu yöntemlerin sonuçlarını ve ona neye mal olduğunu konuşunuz.

  • Sınıfta ders esnasında yerinde duramadığını ya da dikkatini veremediğini fark ettiğiniz zaman ufak işler (örneğin: tahtayı silmek, kısa bir okuma parçasını okutturmak, vs) ile onu meşgul ediniz.

  • Size yakın bir yerde mümkünse en ön sırada oturmasını sağlayınız.  Arka sıralarda ya da cam kenarı gibi dikkatinin kolay dağılacağı yerlere oturtmaktan kaçınınız. Dikkat eksikliği olan bir çocuğun ön sırada oturmasını sağlarken diğer çocuklara haksızlık yapmış olmazsınız. Gözü bozuk ve tahtayı göremeyen bir çocuğu ön sıraya oturttuğunuzda haksızlık yapmadığınız gibi.

  • Konuşurken göz teması kurup, aktif olarak onu dinlediğinizi hissettiriniz. Yavaş, net ve anlaşılır biçimde konuşunuz. İsteklerinizde ayrıntılara girmeyiniz. Daha çok somut kelimeler kullanınız.

  • Organize olmalarına yardımcı olunuz. Ödevlerinde öğrenmesini hedef alınız. Daha çok test usulü ödevler veriniz. Ödevleri mutlaka kontrol ediniz. Verdiğiniz ödevlere ilişkin öğrencilerinizin de görüşünü alınız. Onun severek yapabileceği türden ödevlere öncelik verip ödev yoğunluğu ve süresini başardıkça artırınız.

  • Ödev yapmaya, okuldan eve geldikten kısa bir süre sonra başlanmasını öneriniz.

  • Dersler konusunda aile ile işbirliğine giriniz. Eksik kalan yanların aile tarafından tamamlanmasını sağlayınız. Aileyi bu konuda yönlendiriniz. 

  • Sınıf içinde hiperaktif davranışları sınıf huzurunu ve dikkatini bozmayacak nitelikte ise bu davranışlara imkân veriniz ve zararsız hareketleri görmezden geliniz (sırada ayakta durma, sandalyesini öne-arkaya sallama,  ayaklarını sallama, kalem ve silgi ile oynama, karalama yapma gibi).

  • Derslerde görsel materyaller kullanıp interaktif öğrenme tekniklerine ağırlık veriniz. Minik molalar (fıkra anlatma, anı anlatma gibi) ile çocuğun dağılan dikkatini yeniden toplamaya çalışınız.

  • Özelikle teneffüs gibi kalabalık, organizasyonun ve kontrolün olmadığı ortamlarda öğrencinin hiperaktivite ve dürtüselliği artma eğilimindedir. Riskli ortamlarda öğrencinin öğretmen ya da görevli başka bir öğretmen tarafından yakın takibi gerekir. Çok özel durumlarda bu takibin aileden birisi tarafından yapılması da gerekebilir.  

  • Empati kurmasına yardımcı olunuz. Şiddet yerine farklı çözümler ve alternatif davranışlar belirlemede öğrencinize yardımcı olunuz, yol gösteriniz.

  • Gün içerisinde akademik ağırlıklı dersleri sabah yapınız veya gün ortasına yaymaya çalışın, geç saatlere daha eğlenceli aktiviteler koyunuz.

  • Öğrencinin başarısını ne kadar küçük olursa olsun onu mutlaka sözel ve bazen de maddi olarak ödüllendiriniz. Teşvik edici güzel sözler onun için büyük ödül olacaktır.

  • Okuma kalitesi DEHB'si olan çocuklarda çok önemlidir. Okuma kalitesinin artması yönünde egzersizler veriniz. Hızlı okumasını teşvik etmeyip doğru ve akıcı okuyarak okuduğunu anlamasına katkı sağlayınız.

  • Sınavları test usulü ya da boşluk doldurma şeklinde hazırlamaya özen gösteriniz. Sınav notları konusunda katı olmayınız. Kanaat notu kullanınız. Sözlü ölçümlere de değer veriniz. Bildiği konuları sınıfta ifade etmesine izin vererek akademik özgüveninin artışına katkı sağlayınız.

  • Yazı kalitesi üzerinde fazla durmayınız. “Çirkin yazıyorsun” diye eleştirmeyin. Yazma hızı yavaş olabilir. Böyle durumlarda arkadaşlarının defterlerinden fotokopi almasına izin veriniz.

  • Sınav notu ile ilgilenmeyip, öğrencimizin bilgisi olup olmadığına bakınız. Bu çocuklar bildikleri sorulara dahi dikkatsizlikleri nedeniyle yanlış cevap verebilirler. Böyle durumlarda sınavda sorduğunuz soruları sözel olarak bilip bilmediğini kontrol ediniz.

  • Çocuk tıbbi tedavi alıyor ise bu konuda ona yardımcı olunuz. Bazı ilaçların yeterli dozda kullanımları için okulda da çocuğa ilaç vermek gerekebilir. Bu konuda aile ile işbirliğine girerek çocuğun tedavisine katkı sağlayınız

  • Her çocuğun kendi mahremi vardır. Çocuğun tedavi gördüğünü ve ilaç aldığını arkadaşları ile paylaşmayınız. Onların yanında “bugün ilacını almadın galiba yerinde duramıyorsun” gibi cümleler sarf etmeyiniz. Çocuğun özeline saygılı olmalısınız.  

  • DEHB’li çocuklara sınıf içinde bazı sorumluluklar vermek sosyal uyum, özgüven ve akademik başarı artışına neden olur. Bu çocukları becerilerine göre sınıf içinde özel sorumluluklar vererek motive ediniz.

  • Yaramazlık yapıyor ya da beceremiyor gibi nedenleri öne sürüp DEHB’li çocuğu grup faaliyetlerinden uzaklaştırmayınız. Örneğin; bir geziye götürmemek ya da gösteriye katmamak gibi.

İLETİŞİM

ADRES:
Aydınlıkevler Mahallesi 6783 Sokak No 24 Çiğli-İZMİR

TELEFON:
0232 370 6369 / 0553 701 8951

E-POSTA:
info@cigliadozelegitimverehabilitasyon.k12.tr